Cuma günü öğlen saatlerinde Boğa burcunun 27 derecesinde Ay tutulması gerçekleşiyor. 2020 senesinin Haziran ayında Yay burcu ile başlayan tutulma serisi artık sona eriyor bu hafta. Kasım ayının ilk haftası Akrep burcundaki yeni ayın Uranus ile birlikte gerçekleştiğini de hesaba katarsak; gerçek bir değişim döngüsünün içinde olduğumuzu söyleyebiliriz. Hem tutulma aksı değişiyor hem de yeni ayın enerjisi tutulma ile zirveye taşınıyor.
Yay/İkizler tutulmasının yani 2020 yılının ana konusu pandemiydi hiç şüphesiz. Pandemi sadece gelmekte olan yeni düzenin tetikleyicisiydi. Uranus’un Boğa burcuna geçişiyle birlikte, değer yargılarının ve maddiyata yüklediğimiz anlamın değişeceğinden daha önceki yazılarımda sürekli bahsetmiştim hatırlarsanız. Pandemi ile birlikte “zaman ve mekan” kavramlarının anlamı da değişti. “Özgürleşme, zamanı yönetme, emeğin gerçek karşılığı” gibi konular tartışılır oldu. Değişken burçlar olan Yay/İkizler aksı, yeni dünya düzenine adaptasyon niteliğinde işlev gördü aslında.
Herkes bu ay tutulmasından korkuyor anladığım kadarıyla. O kadar çok soru geliyor ki bana bu tutulmayla ilgili, korku salınmış herkesin yüreğine belli ki. Değişimin, aslında uzun zaman önce başladığını söylemeliyim. Bu tutulma sadece olayları hızlandıracak olan bir etki. Buna benzer pek çok tutulma yaşadık önceki yıllarda. Oluşturulan korku atmosferine kapılmanın bize bir yararı olmayacağını düşünüyorum.
Şimdi biraz daha analiz etmeye çalışalım isterseniz bu tutulmayı. Gerçekten korkmamızı gerektirecek etkiler var mı bakalım.
Yay/İkizler aksındaki tutulmalardan, Boğa/Akrep aksına geçiş yaşıyoruz.
Değişken nitelikten sabit niteliğe geçmek demek; stabilite, güvenlik ve süreklilik arayışına ihtiyaç anlamına geliyor.
Ay düğümleri tutulma esnasında hala Yay/İkizler aksında yer alıyor unutmayın. İnançlarımız, değer yargılarımız, etrafta duyduğumuz haberler, hepsi yeniden gözden geçirilecek. Belki bugüne kadar çevremizde olan bitene önyargılıydık ya da yakınlarımızın söylediklerini duymuyorduk/duymak istemiyorduk. Kendi sesimizden sağır olmuştuk belki de..
Akrep burcu; gömülen, baskılanan, dipte bizi zehirleyen her türlü konunun yüzeye çıkarılarak arıtılmasını talep eder. Akrep psikanalizi sembolize ederken, Boğa güvenlik ister, huzur arar, dinginliğin peşindedir.
O zaman neyi sabitlemeye çalışıyor bu yeni ikili? Neyin kök salmasına ihtiyaç duyacağız bundan sonra?
Sonlanmakta olan tutulma burcu olan Yay; hoşgörüdür, etik kurallardır, adalettir, inançlardır. Yay’dan Akrep’e geçen tutulmalar; bazı inançlarımızın artık bize hizmet etmediğine işaret ediyor. Yaşanılanlar doğrultusunda doğru varsaydığımız şeylerin de yeniden değerlendirilmesi gerektiğine ışık tutuyor. Uranus’un hem Boğa’ya geçişi, hem de bir önceki yeni ayın Uranus ile gerçekleşmesi; aynı vurguyu pekiştiriyor bana göre. Öyleyse tutulma aksının değişimi; bakış açımızı değiştirmek suretiyle, gelişim ve büyüme kaydedebilme imkanı verebilir bize.
Elbette akşamdan sabaha, bir gecede böyle bir değişimden söz etmek mümkün değil. Hiç birimiz bunu bir gecede başaramayız. O zaman sözünü ettiğimiz değişim, yıllara yayarak gömdüğümüz, konuşmak dahi istemediğimiz psikolojik temalarla ilgili olacaktır. Geçmişle yüzleşmeye hazır olsak iyi olur.
Akrep yerin altında yaşar hatırlatmak isterim. Kuş, kedi, köpek gibi ulu orta gördüğümüz bir hayvan değildir akrep. Burdan yola çıkarsak Akrep burcu da; yerin altında olanı, gizli olanı, bilinmeyeni, çöplüğü, lağımı temsil eder. Ne demek istediğimi anladığınızdan eminim. Her birimizin çöplüğünün arıtılma zamanı geldi demek istiyorum. Gönüllü olun ya da olmayın, psikanaliz ihtiyacı ortaya çıkacaktır bu haftadan sonra. Akrep karanlık bir burçtur, öyle ya da böyle kendi karanlığımızla yüzleşeceğiz demektir.
Zaten geçtiğimiz günlerde korkuyu temsil eden gezegen Saturn, Mars, Merkür ve Uranus tarafından tetiklenmişti. Bizi neyin durdurduğunu az çok anlamış olmalıyız. Yani hangi korkularımız adım atmamıza engel oluyordu biliyor olmalıyız az çok. Boğa neyi garantilemeye çalışıyor derseniz? Bu sorunun cevabı için dönüp Saturn Jupiter ikilisinin Kova burcunun başlangıcında yaptığı kavuşuma baksak iyi olur. Bu ikili de değişim sürecini başlatmışlardı sene başında. Yani farkında değiliz pek çoğumuz ama saat çoktan çalışmaya başlamıştı. Tutulmalar olaylara hız kazandıracak sadece. Sabit burçlardaki tema aslında uzun zamandır aktif.
Ana konu şu ki; tutulmayla ilgili yazılan çizilen, korku pompalayan her şeyden uzak durmakta fayda var. Zaten atmosfere bu enerji hakimken, sadece korkuya odaklanmak bizi hiç bir yere götürmez, götüremez. Tam tersi daha çok dibe çeker. Değişim tüm dünyada, istisnasız her ülkede, her toplumda ve en önemlisi bilincimizde başladı. Farkındalığı oldukça düşük olanlar bu durumu huzursuzluk ve endişe olarak hissediyor zaten.
Ay tutulması, sonuç alma enerjisidir aynı zamanda. Tutulma döneminde, Merkür ve Mars’ın Neptun ile yaptığı etkileşim ve Venus’un Uranus ile yaptığı etkileşim, bana göre son derece ilham dolu, yaratıcı ve dinamik bir enerjiyi içinde barındırıyor.
Tutulmanın Jupiter ile gerçekleşmesi zaten kendi içinde oldukça dinamik. Bunu yıkıcı ya da yapıcı bir şekilde kullanmak bizim kendi tercihimiz olacaktır. Elbette dünyasal olaylarda ya da politik süreçlerde hiç birimizin söz hakkı ve kontrol gücü yok, farkındayım. Ancak yaşanan olaylar sonucunda, alacağımız tutum tamamen bize bağlı. Hayatımızın kontrolu bizim elimizde.
Şunu aklımızda tutalım: Derin iç gözlem ve psikanaliz sürecinde kavrayacağımız şey; kendi değerimiz olacaktır.
Akrep/Boğa tutulmaları bize, kendi değerimizi, ürettiğimiz her şeyin değerini, neyin geliştirilmeye değer olduğunu, gerçek dinginliğin ne olduğunu öğretmeye çalışıyor. Akrep ile kriz ve ölümü öğrenip, Boğa ile gerçek değerin ne olduğunu kavrayacağız. Akrep ile yerin altına inip, Boğa ile yeryüzüne çıkacağız. Ama önce Akrep karanlığına inmeye gönüllü olalım ki; Boğa zenginliğine ulaşabilelim.
Jupiter gibi bilge bir gezegenin bu tutulmada yer alması ve Uranus gibi aydınlık ve yenilik gezegeninin bir önceki yeni ay tohumunu ekmesinin bir nedeni olsa gerek, öyle değil mi?
Bu yüzden lütfen pompalanan korkuya odaklanmayalım. Sadece Jupiter ve Uranus ile gelen değişime odaklanalım. Her birimiz kendi değişimimizin ne yönde olacağına kendimiz karar veririz. Yeni bir şeyin başlaması için eskinin yıkılması gerekir. Hayatımızda biten bir şey varsa, mutlaka yenisi ile yeri dolacaktır. Hazır olun ve inanın.