Yükleniyor...

BEDEL ÖDEME ZAMANI

1 Nisan 2019

BEDEL ÖDEME ZAMANI

Tehlikelerin karşısında sığınak bulmak için değil, onlarla yüzleşirken korkusuz olabilmek için dua edeyim.

Kederimin dinmesi için değil, yüreğimin onun üstesinden gelmesi için yalvarayım.

Hayatın savaş alanında müttefiklere değil, kendi gücüme güveneyim.

Kurtarılmak için endişeli bir korkuyla yakarmadan, özgürlüğümü kazanmak için sabır dileyeyim.

Merhametini yalnızca başarılarınla hisseden bir korkak olmamayı ihsan et bana.

Başarısızlıklarımda da senin dokunuşunu duyabileyim.

                                                             Rabindranath Tagore, Fruit-Gatherings

Bu ay biraz yoğun bir enerji ile başladı. Güç savaşlarının ve kazanma duygusunun iliklerimize kadar işlediği bir ay olacak. Bu sebeple yazımda 1913 yılında Nobel Barış Ödülünü alan Hintli şair Tagore’nin dizelerini paylaşmak istedim.

Gökyüzüne aynen bu dizeleri anlatan bir enerji hakim bu ay. Yani savaşçı enerji, teslimiyet, cesaret, özgüven, içsel güç. Tamam bir güç savaşı var bu kesin ama savaşçı doğru yerde mi savaşıyor?

Günlük hayatta yoğun bir karmaşanın içinde kendi derdimizle boğuşarak geçiriyoruz günleri ve saatleri. Belki de çok uzun zamandır kendimizi bir kapsülün içine hapsettik ve farkında olmadan otomatik pilotta yaşıyoruz hayatımızı. Nedir bu kapsül? Kaybetme ve yüzleşme korkusuyla kendimizi hapsettiğimiz kapsül. Kazancımızın azalması veya iş bulamama korkusuyla sevmediğimiz işi yapmak. Yüzleşme veya yalnızlık korkusuyla partnerimizden ayrılamamak. Eleştirilmek korkusuyla arkadaşlarımıza dürüst olamamak. Örnekleri çoğaltmak mümkün elbette.

Her şeyin düzeleceğini ummak dönemi geride kalıyor artık bu aydan sonra. Şubat ayı büyük değişimlerin başlayacağı ay. Bugüne kadar bastırdığımız her sorun artık bir şekilde yüzeye çıkıyor. Halının altına süpürülmüş konular, bir dargın bir barışık giden ilişkiler, psikolojik savaş dönemi artık kapanıyor.

Eğer bugüne kadar kadercilik oyunu oynayıp, kendimize acıyarak geçirdiysek günlerimizi, üzülerek söylemem gerekir ki yolun sonuna gelindi. İstesek de istemesek de yüzleşmek zorunda kalacağız. Yüzleşmenin tarzı ise bize bağlı. Gerçek bir açık kavgaya girerek olayları gereksiz bir güç savaşına çevirmek bir ihtimal. Ya da özgürlüğü ifade edecek şekilde ilişki kurarak yenilenmek mümkün.

Bana göre Şubat ayında Venus ve Mars’ın sahnede rolü daha fazla. Bu iki gezegene şöyle bir bakınca, ilişkilerin oldukça kritik bir süreçten geçtiğini söyleyebilirim. İster ayrılık ister yeni sevgili olsun hayatımızda, fark etmez. Ana tema bizim bugüne kadar tüm yaşadıklarımızdan ne öğrendiğimizdir. Biz değişmediğimiz yani geçmişten öğrenmediğimiz sürece yeni olanın hayrını da görmemiz mümkün olamaz. Yine aynı kısır döngü ile yaşar dururuz.  

Bu ay bastırdığımız ve yüzleşmek istemediğimiz temaların bir şekilde karşımıza çıkması söz konusu. Biraz acıtabilir yaşanacak olanlar ama yüzleşebilirsek ve doğru üslupla konuşabilirsek çözüme ulaşmak da mümkün. Günün sonunda Pluto ‘dan yani yeraltı tanrısından bahsediyoruz. Elbette kolay olmayacak önümüze çıkarttığı sorunlar. Pluto acı gerçeklerle öldürür!  Diğer taraftan zamanın efendisi Saturn var uğraşmamız gereken. Yani anlatmaya çalıştığım; bu ay hesap ödeme zamanı, yüzleşme zamanı. Geçmiş ile hesaplaşma zamanı. İster sevgili, ister eş, ister ortak, ister arkadaş. Şimdi geçmişin hesapları yapılmalı ve ileriye devam edilmeli.

Venus bu ay başında galaktik merkezde Uranus ve Kayron ile etkileşim halinde. Başka bir deyişle artık bulunduğumuz evrenden çıkıp farklı bir bilinç seviyesine yükselme zamanı. Yani artık büyüme zamanı. Ne demek büyümek? İçimizdeki ucubeyi sevmeyi, kabullenmeyi becerebilmek demek.  Ancak o zaman ilişkilerimizde özgürleşip doyuma ulaşabiliriz. Bunun ilk adımı önce kendimizle dürüst ilişki kurabilmekten geçer. Önce kendimizle barışalım da sevgili arkasından gelir zaten… Bana göre en zor savaş insanın kendisiyle olan savaşı zaten.

İyi hafta sonları.

Yorum Ekle