2018 Yeni Yıla Girerken !!
Yeni yıl yeni umutlarla gelir her zaman. Yükü çok ağırdır çünkü bir önceki senenin borcunu da yeni yıla kaydederiz. Gerçekleşmemiş ve/veya yeni hayaller yeni yılın konusudur hep. 2018 nasıl başlayacak dersiniz? Gökyüzünün bize yeni yıl mesajını anlamak için önce yılın son haftasına bakalım isterseniz.
Hafta yoğun enerji yüklüydü. 2012 – 2015 yılları arasındaki Uranus Pluto karesinin; kimlik, ego, gitmek istediğimiz yol gibi temaları arttıran bir enerjiden bahsediyoruz. Başka bir deyişle rahatsızlık veren bir enerjiyle kapatıyoruz 2017 senesini.
Son beş yıldır bu iki gezegenin çatışması bizi kimliğimiz, tutkularımız, bireyliğimiz ile ilgili konuları sorgulamaya ve kendimizi düzeltmeye zorladı. Bazen etrafımızla, astlarımızla, çocuklarımızla, bazen de kendimizle güç savaşlarına girdik. Daha da vahimi içimizdeki gücü açığa çıkarabilelim diye daha büyük bir güç tarafından köşeye sıkıştırıldık.
İşte bu hafta gökyüzü bizi Merkür’ün de ileri hareketiyle, tüm bu yılların muhasebesini yapmaya çağırıyor. “Gitmek istediğimiz yol bu mu?” Ay, Uranüs’e ( bireylik, özgürlük, yenilik, orjinallik, yaratıcılık ) yaklaşarak gezegenin tüm kışkırtıcılığını açığa çıkartarak hedeflerimizi ve sorumluluklarımızı gözden geçirmemizi istiyor. Çünkü Uranüs’ün bir sonraki yolculuğu kalıcılığı sağlayacak olan Boğa burcunda olacak. Artık bu son şans bizim için. Kendi bireyliğimizi bulmak için, olmak istediğimiz kişi olabilmek için kendimize karşı sorumluluğumuzu almış olmamız gerekiyor.
Merkür’ün son 3 haftadır bilinç dışına yapmış olduğu yolculuğu iyi değerlendirmiş olmalıyız ki şimdi ileri hareketinde bize hedeflerimizi doğru saptamamız için rehberlik edebilsin. Yay burundaki bu gerilemesi yeni bir macera için çağrı niteliğindeydi. Son iki yazımdan bundan bahsetmiştim. http://didemcan.com/yeni-bir-donem-basliyor-hazir-misiniz/)
Bu haftanın çok da sıradan bir yılbaşı haftası olduğunu düşünmüyorum açıkçası. 2018 büyük bir enerjiyle giriyor!
Bu enerjinin etkisini daha iyi anlayabilmek için Başka bir kavuşuma daha bakalım. Jupiter Mars ikilisi bu çağrıya hangi anlamda destek veriyorlar?
Akrep burcundaki bu kavuşum; en dipte, derinliklerimizde ne istediğimizi sorguluyor.
Belki farkında olmadığımız ama bizi kontrol eden gizli tutkularımız vardır. Bunlar neler? “Kendinle yüzleş ve öyle hareket et” çağrısıdır bu ikilinin bize seslenişi.
Jupiter Mars’a büyük filozof olarak; “gidebilirsin ama bu gitmek istediğin yol mu?” diye soruyor, Mars ise Jupiter’e; “tamam, önüme bir sürü ve kocaman kapılar açıyorsun anladım ama benim bunlardan birinden hemen geçmem lazım” diyor.
İşte böyle bir enerjiyle bir yılı bitirip diğerine geçiyoruz ki bu hiç kolay bir enerji değil. Önümüzdeki gerçeklerin çok acı olduğunu ve seçimlerimizin ise zor olacağını anlamamız gerekiyor. Gerçekten ne istediğimizi bilmek en büyük meselemiz zaten. Akrep Oğlak etkileşiminde kendimizle yüzleşerek seçim yapmamız gerekir.
Uranus ise ileri gitmek üzere duracak, artık Koç burcunun son derecelerinde ilerleyerek Oğlak burucundaki gezegenlere sert açısını yapacak. Tüm bu eş zamanlılık bize “hayat yolunda olmak istediğin kişi misin, en derinlerindeki tutkularını, özünü keşfettin mi, bu yolda devam etmek istediğine emin misin?” diye soruyor. Uranüs yılın ilk günlerinde ileri giderek 2012 yılından beri devam eden içsel huzursuzluğu, isyan duygusunu tetikleyecek. Biraz daha rahatsız ve huzursuz edecek ki kim olduğumuzu anlayabilelim. Ne istediğimizi bilelim. Yani anlatmaya çalıştığım evrendeki eş zamanlılık ve gezegenlerin muhteşem işbirliği başka bir deyişle uyum ve ahengi.
Peki yıldızların mesajı bu kadar mı dersiniz? Tabi ki hayır! Bu havai fişek gösterisi için bir ateş gerekir. Hikayedeki eksik parçayı tamamlaması gereken bir enerji; yılın ilk günlerindeki Dolunay!
2 Ocak tarihinde Yengeç burcunda dolunay gerçekleşecek. Hikayeye nasıl bir anlam yükleyecek bu dolunay?
Hedef dedik, kendimizle yüzleşme dedik, sorumluluk dedik, çok çalışma dedik. Peki bu kadar çalışırken, kendi zirvemize ulaşmaya çabalarken birilerinin bizi besleyip, doyurması, ihtiyaçlarımızı karşılaması gerekir değil mi? Yani dışarda hayatla mücadele ettikten sonra, huzur ve beslenme için en mahremimize, evimize döneriz ki ertesi sabah yine dışarıya çıkıp mücadele edebilelim. İşte Yengeç Oğlak karşıtlığı bu temaları içerir. Yengeç ev, duygusal güvenlik konularıyla ilgiliyken, Oğlak zirve ve dış hayatta sorumluluk için çalışmakla ilgilidir. Seçtiğimiz ve karar verdiğimiz yolda ilerlerken duygusal yüklerimiz bize destek olabilecek mi? Yani duygusal olarak yeni seçimlerimize hazır mıyız? Bugüne kadar kendimizi ne kadar büyütebildik. Duygusal büyüme için başka neler yapılması gerekiyor? Yeni hedeflerimiz duygu dünyamızla uyumlu mu? Duygusal gücümüz bizi ileriye taşıyabilecek mi?
Gökyüzündeki Akrep Oğlak etkileşimi bizi acı gerçeklerle yüzleşmeye zorlayacak. Seçimlerimizin sandığımız kadar kolay olmayacağını hatırlatacak.
Yılın ilk günleri tüm gezegenler ileri harekette olduğundan evren bizi ilerlemeye zorlayacak. Mars ve Saturn en kuvvetli oldukları burçlardalar. Mars son vitesle arzularının peşinden gitmek istiyor ve Jupiter de ona destek veriyor. Saturn yapılandırma fonksiyonumuz olarak sorumluluk almamızı istiyor.
Yılın ilk ayı bir Ay Tutulması ile taçlandırılacak ve çalar saat çalmış olacak. Soru şu; kendimizi gerçekleştirmeye cesaretimiz var mı, yoksa risk almadan hala aynı noktada, alıştığımız ve bildiğimiz hayatı yaşamaya devam mı edeceğiz?
“Bildiğin kötü, bilmediğin iyiden daha iyidir” diyerek risk almak istemeyenler ve güvenli limanlarında kalanlar için, değişim arzusu içten içe yanmaya devam eder ve ruh hep huzuru dengeyi arar. Değişime direnç gösterdikçe baskı artarak devam eder. Bu süreci söylenerek ve şikayet ederek geçirmek yerine eyleme geçmek zamanıdır.
Gemi limandan hareket ettikten sonra faydası yok derim ben. O gemi de olmak lazım şimdi.. Yolculuk bireyliğe, yolculuk yeniye, yolculuk özümüze…
Hayırlı yolculuklar, güzel başlangıçlar..