Altın Anahtar; Koç Yeni Ay'ı
Merhabalar
Yine bir Koç Burcu Yeni Ay’ına yaklaşıyoruz. Bu seferki diğer yıllardan biraz farklı olacak. Neden derseniz aynı anda birden fazla gökyüzü olayı gerçekleşiyor ve hepsinin ayrı ayrı anlamları çok derin ve önemli.
Konuşacak çok şey var aslında bu haftaya dair. Hepimizi yolun sonuna geldiğimiz gerçeği ile yüzleştiren bir enerji var yukarda. Bir tarafta cennet algısı, taze çiçekler, yeşil çayırlar ve dingin sular vaat eden bir Neptün enerjisi ile gerçek değerlerimiz ve ulaşmak istediğimiz hedefler için bizi zorlayan Mars ve Venüs gezegenleri. Bu hafta Mars, Venüs, Neptün gezegenlerinin birbiriyle uyumlu etkileşimi nedeniyle bu yeşil vadilere inanmak içten bile değil. Venüs şu anda yönettiği burçta çok güçlü, ne istediğinden, neyi hak ettiğinden emin. Mars da yüceldiği burçta ez az onun kadar güçlü, bize uğruna savaşacak bir hedef sunuyor. Mars Gücü arzuluyor, kazanmayı ve yönetmeyi hedefliyor. Neptün de kendi yönettiği burçta son derece kuvvetli üstelik de burcun tam orta derecesinde yani iyice kuvvetlenmiş durumda. Bize peşinden koştuğumuz hedeflerin en güzel kısımlarını parlatarak sunuyor. Oğlak hedeflerimizle ilgili, çalışmak ve başarmakla ilgiliyken bu kadar şiddetle vurgulanması, çok çalışıp zorlanacağımız anlamına geliyor. Mars, Pluto ve Saturn kavuşumu üstesinden kolay gelinebilecek bir enerji değildir. Dönüşüm, yapılandırma, savaşma, savunma enerjisidir. Tek başına bu kombinasyonla baş etmek bu kadar güçken, biz kişisel olarak ne ile savaşmaktan, neyi savunmaktan, neyi dönüştürmekten bahsediyoruz acaba? Oğlak burcu hedef ise kendimize koyduğumuz hedef nedir o zaman? Başkasının doğrusu benim doğrum olabilir mi? Kiminle yarışıyorum ben? Önce bu soruları soralım bir an kendimize ve devam edelim gökyüzüne bakmaya.
Haftanın başında Venüs ile Ay düğümlerinin etkileşimi gergin bir enerjiye sebep oldu. Bu sert açı kalıbı Kova burcundaki Ay ile tetiklendiğinde, aslında gerçek arzularımızın peşinden gitmenin sandığımız kadar kolay olamayacağı gerçeği ile yüzleştirdi bizi. Çünkü sosyal bir varlık olarak, içinde bulunduğumuz yapılarda dengeleri kurup gözetmekle o kadar meşgulüz ki, kendi isteklerimiz çoğu zaman geri planda kalabiliyor. İlişki dinamikleri, başkalarını mutlu etmeye çalışmak, bizden beklenenleri yapma çabaları, “başkaları ne der” endişesi ile adım atmakta zorlanıyoruz. Aslan burcundaki Kuzey Ay düğümü ise asıl dersimizin kendimizi mutlu etmek olduğunu söylüyor bize. Oğlak burucundaki bu vurgu da asıl hedefin kendimiz olma yolunda ilerlemek olduğunu söylüyor aslında. İşte Merkür gerilerken bu temaların üzerinde durup düşünmemizi istiyor bizden. “İlhamlarım geleceğime yön veriyor mu” soru bu!
Cuma günü Kiron yani yaralı şifacı, Balık burcunun son derecesinde karanlık Ay ile kavuşum yapıyor ve Geri Merkür de Kiron’a doğru yaklaşıyor. Başka bir deyişle, tam bir tereddüt etme hali. İstediğim şeyleri yapabilecek miyim?, bu proje istediğim gibi sonuçlanacak mı?, şu anda doğru şeyi mi yapıyorum? gibi sorular hakim olabilir. Kiron Koç burcundayken, başlatmak, savaşmak, savunmak gibi kavramlar konusunda çekimser kalır. Kendini yetersiz hisseder insan. Ay Neptün’den aldığı enerjiyi Kiron’a taşıyarak bizi duygusal olarak hassaslaştıracak. Kendimizi biraz yaralı ve çaresiz hissedebiliriz. Zaten Uranüs de artık Koç burcunun son derecesinde yani burç değiştirmeden önceki son çıkış. “Yapamadım”, “artık fark etmez ki”, ”bir anlamı yok ki” gibi bir duygu oluşabilir. İşte bu tuzağa düşmemek gerekir. Bunun yerine gerçek duygularımızı hissetmeyi seçebiliriz. Bir noktada teslimiyeti deneyimleyebiliriz. Sürekli zorladığımız hedef, bizi olmamız gereken yola götürmüyorsa kabullenmeyi seçebiliriz.
Bildiğiniz gibi, kabullenmek ya da teslimiyet hiçbir şey yapmamak anlamına gelmiyor. Gökyüzünün mesajı gerçek kimliğimize ulaşmak için gerekli savaşı vermemizle ilgili. Güneş ve Uranüs Koç burcunda ve Oğlak burcuna sert açı yapıyor yani savaşma enerjisi hakim. Sadece doğru cephede savaş verdiğimizden emin olmamız gerekir hepsi bu.
Oğlak burcunun gölgesi zirveye giderken onu büyüleyen başka faktörleri kendisine hedef seçerek yolundan sapmasıdır. Bize öğretilmiş ya da dayatılmış fikirler ve rol modellerle kendimizi olmadığımız kimlikler veya pozisyonlar için nafile zorluyor olabiliriz. Neptün bu hafta tam da bu konuda bize pembe hayaller sunup yolumuzdan saptırabilir mi acaba? “Ben aslında bunu hak ediyorum” girdabıyla yine yanlış yerde savaşır mıyız dersiniz?
Peki yeni ay’dan önce bu kadar mı gezegenlerin oyunu bize. Elbette hayır. Daha bitmedi. Hepimizin çok sevdiği bolluk ve bereket gezegeni Jupiter’den hiç bahsetmedik!
Akrep burcunda gerilerden Pluto ile iş birliğine devam ediyorlar. Üstelik son derece kişisel bir gezegen olan Venüs de Jupiter’e karşıtlık yaparak sahnedeki rolünü oynuyor. Venus Pluto karşıtlığı derin tutkular, karşı konulmaz istekler, ilişkide önemsenme ve güç savaşlarını vurgular. Jupiter’in bu denklemin içindeki rolü açıkçası hiç de küçümsenmeyecek bir rol. Yani bizi kendi korkularımız ve karanlık yanımızla yüzleştirmek. Tam da Merkür gerilemesiyle birlikte gerçekleşiyor bu yüzleşmeler. Hepimiz şöyle bir geçmişe dalmışızdır ara ara, bizi rahatsız eden, bastırdığımız, düşünmek istemediğimiz anılar canlanmıştır. Ya da öyle bir olayın içinde bulmuşuzdur ki kendimizi, bastırmaya çalıştığımız bir huyumuz test edilmiştir. (Öfke nöbetleri, kıskançlık, alkol veya sigara bağımlılığı, küfür, küsme, demogoji vb.) Aslına bu karanlık taraflarımız da bizi biz yapan alanlar. Bu tarafımızla yüzleşmeden, barışmadan yeni bir kimlik oluşturmamız ve dönüşüp büyümemiz mümkün değil. Jupiter akrepte seyrederken, özellikle Pluto ile uyumlu bir görünüm yaparken, bize bu yönümüzü düzeltme fırsatı verir. Sorun şu ki biz bununla yüzleşmeyi mi seçeceğiz yoksa yine hasır altı yapıp faturayı günah keçilerine mi keseceğiz.
Mitolojide Uranüs gökyüzü tanrısıdır. Önümüzdeki hafta Koç burcundaki Yeni Ay Uranüs kavuşumu ile gerçekleşecek. Yani aslında Gökyüzü tanrısı gökyüzünün kapılarını hepimiz için açacak. Uranüs bize elinde altın anahtarı ile geçiş izni sunacak. “Hayır geçmek istemiyorum, ben kendime güvenmiyorum” veya “bu bildiğim yol, emin olduğum düzende devam etmek istiyorum” demek bize kalmış.
hayat bizi kendi mutluluğumuz için savaşmaya çağırıyor. Kendi gölgelerimizle yüzleşip, yeni kimliğimizi oluşturmaya çağırıyor. Evet hayatın içinde özgür irade kavramı var ama kaçımız otomatik pilotta yaşamak varken, bu özgür irade kartını kullanmaya gönüllüyüz ki…