Geçmişin Hayaletleriyle Yüzleşme Zamanı
21 haziran yaz gün dönümü ile fırtınalı bir yaz dönemine giriş yaptık. Yaz aylarında gerçekleşecek olan tutulma serisinin ilkini yaşayacağız bu hafta. Sırasıyla Yengeç, Kova ve Aslan burçlarında bir seri tutulma gerçekleşecek. Her ne kadar sert etkilere sahip olan enerjiler gökyüzüne hakim olsa da olumlu etkileşimlerden de bahsetmemiz gerekir. Her zaman kayıp ve kazanç aynı anda mevcuttur gökyüzünde. Şimdi biraz gökyüzünün mesajına odaklanalım, ne anlama geliyor bu haftaki Güneş tutulması..
Burada teknik olarak Güneş tutulmasının tarifini vererek sizi bunaltmadan kısaca Güneş’in ışığının Ay tarafından kesilmesi diyerek konuyu özetlemek istiyorum. Yani gerçeklikten bir süreliğine kopmaktan bahsediyoruz. Her gün kullandığımız akıllı telefonlar bizim talebimiz dışında kendisini otomatik olarak belirli dönemlerde güncelliyor. Merkeze bağlanarak kendini güncel teknolojiye uyumluyor. Bunu biz talep etsek de etmesek de yapıyor. Bu güncelleme esnasında kısa bir süreliğine telofonumuzla bağlantımız kesilir. Kendini yenilediğinde ise artık bazı programlar çalışmaz, bazıları farklı çalışır, bazen de yeni bir program eklenmiş olur. İşte tutulma da böyledir. Biz talep etmeyiz ama hayatımızda büyük plana göre yolunda gitmeyen bazı şeyler vardır ve hayat bizi yeni ve gelişmiş bir döneme uyumlamaya çalışır. Yani bizi zorlar. Çünkü biz genelde konfor alanımızdan çıkmak istemeyiz. Tutulmanın getireceği olaylar, aslında bizim otantik kişiliğimize yani gerçek özümüze uygun bir yola çağırır bizi.
Yengeç Oğlak aksında başlayacak olan tutulma serisinin ilki bu hafta gerçekleşiyor. Yani önümüzdeki birkaç yılın provası bu hafta yapılmış olacak. Yengeç Oğlak aksı, kim anne? Kim baba? aksıdır bir nevi. Yani ebeveyn aksı. Besleme-beslenme, duygusal güvence-sorumluluklar, ev-iş kutupsallığı gibi temaları sembolize eder. Yengeç aynı zamanda çocukluk koşullanmalarıdır. Pluto’nun karşıtlığında bastırılmış olan ve yara vereceğini düşündüğünüz tüm konular yüzeye çıkabilir. Hatta hallettiğimizi düşündüğümüz eski temalar da gündeme geliverir yeniden. Bu karşıtlık açısının yani bir nevi kendi geçmişimizle yüzleşmenin kolay olmayacağını söylemekte fayda var. Hiç kimse kirli defterleri karıştırmak istemez ancak Pluto bir kere sahneye çıktığında artık ona gönüllü olarak teslim olmamız gerekir. Dersimizi çalışmalı ve kendimizi şifalandırmaya hazır olmalıyız.
Unutmamak gerekir ki Jupiter Ekim 2017’den beri Akrep burcunda. Yani kişiliğimizin en derinindeki temaları arıtıp, en derin korkularımızla ve karanlık yanımızla yüzleşmemizi talep ediyor. Bu hafta geri hareketini tamamlayarak ilerlemeye başladı. Yani arıtma işlemi bitmiş olmalı. Üzerimize düşen çalışmayı yaptığımızı umalım çünkü Jupiter’in ileri hareketi tutulmayla birleşecek .
Gökyüzü bizi yarına hazırlıyor yani uyanmaya hazırlıyor. Pluto arıtıp, dönüştüren gezegen olduğundan dersleri de oldukça ağır oluyor. Bize ölüm gibi gelen deneyimlerle ders veriyor. Bir Terazi burcunun karşısındakini kırmamak için takla attığını düşünürsek, karşısındakine “hatalı” olduğunu söylemek zorunda kalması ölüm gibi bir deneyim olabilir. Ya da sahne korkusu olan bir Aslan’ın topluluğa konuşma yapmak zorunda kalmasını düşünsenize. Bunlar elbette oldukça masum örnekler. Hepimiz bireysel hayatlarımızda çok daha sert karşılaşmalar yaşıyoruzdur eminim. Her an hayatımızda olan ve her derdimizi paylaştığımız birilerinin ani kaybıyla oluşan boşluk hissini düşünün şimdi.
Zaten hassas ve incinmeye hazır olan Yengeç’teki çocuk tarafımız her an ağlayıp mızmızlanmaya hazırdır. Ancak bu sefer karşısındaki öğretmenler acımasız. Evren “Ağlamayı kes” diyor. “Şimdi büyüme zamanı” Ağlama, yardımına kimse gelmeyecek” Jupiter ve Saturn evrenin iki büyük öğretmeni. Saturn zaten doğası gereği baş öğretmen; sert, disiplinli ve gülmeyen öğretmen. Jupiter tam tersi bir yapıya sahip olsa da Akrep burcundayken, Noel baba yerine cadılar bayramını düşünebiliriz. Karanlıklarımızı öğretmekle meşgul bu yıl. Pluto ise küllerimizden doğmamızı talep ediyor. Kısacası; ağlayarak ya da kendimize acıyarak geçirecek bir saniyemiz bile olamaz. Lakin iki büyük tutulma daha var bizi bekleyen.
Neptün Güneş ve Jupiter üçlüsünün su grubundaki uyumlu açıları çok çabuk kurban psikolojisine sokabilir bizi, bu konuya dikkat etmemiz gerekir bu hafta. Asla kurban değiliz ve olmayız da!! Sadece elimizdeki anahtarın farkında değiliz hepsi bu! Şimdi uyanma zamanı. Korkmadan kendi gücümüzü çıkartma zamanı. Ev, aile, ilişki dinamiklerimizdeki gerçeklerle yüzleşme ve özgürleşme zamanı. Pluto/tutulma karşılığında baskı yaptığımız, gücümüzü dayattığımız kişiler varsa onları serbest bırakma zamanı, biz baskı altındaysak kişiliğimizi bulmak adına özgürleşme zamanı.
Peki bu tutulmaya destek olan diğer gezegenler nasıl bir etkileşim halindeler biraz da ona bakalım. Uranus Boğa’yı her yerde okuyup dinliyorsunuz eminim. Göklerin tanrısı Uranus, Yeryüzü tanrısının burcunda pek de mutlu değil aslında. Boğa kök salmak, garantilemek ve dünyevi şeylere ihtiyaç duyarken, Uranus özgürleşmek, ileriye gitmek, isyan etmek ister.
Venus de Başak burcunda mutlu değildir. Venus her ne kadar estetik, zarafet, keyif ve zevk dese de, Başak bir o kadar, işlevsellik, fayda, kullanılabilirlik ve sistem peşindedir. Yani tutulma esnasında başa çıkmaya çalıştığımız duygusal zorlanmalara Venus’ün bizi rahatlatmak adına katkı sağlayacağından söz etmemiz mümkün görünmüyor.
Uranus “hemen, şimdi, hadi” dese de Boğa temkinli ve garantici davranır. Uranus’u kendi durağanlığına hapseder. Venus de Başak’ın titizlik ve düzenine hapsolmuştur. Bu iki gezegene destek olan Saturn kendi yönettiği Oğlak burcunda uzun süreli, kalıcı ilişkiler ve/veya yapılar kurmaya yardımcı olur.
Farklı bir bakış açısıyla değerlendirecek olursak; Venüs Başak’tayken aradığımız güzelliği, kusurlarımızı kalıcı şekilde düzelttiğimizde yakalayabiliriz. Uranus de yenilik peşinde olan bir gezegen ve çıtayı yukarıya çekmek istiyor. Bu iki gezegenin enerjisinden üzerimize düşen görevi hakkıyla yaparak faydalanabiliriz. Tutulma enerjisini yumuşatmaya yönelik olan mesajları alabilirsek, kendimizi değişen geleceğe uygun şekilde yapılandırabiliriz. Hazır toprak elementinde Uranus, Venus, Saturn uyumlu açıları varken bu yeni Ay tutulmasında bir tohum ekebiliriz. Kendimizi yarın nerde görmek istiyorsak o amaç uğrunda bir adım atabiliriz. Bir çiçek ekip her sabah o çiçeği sulamak üzere kalkabiliriz. Saturn bizden disiplinli olmamızı, Uranus yeni ve modern bir hedefi, Venüs güzellik için hizmeti, üretmeyi talep ediyor. Yeni Ay ise yeni başlangıçları..
Altını çizmek istediğim bir konu da Tutulma öncesindeki karanlık ay fazı. Ay Güneşe yaklaşırken Güneş’in ışıklarından görünmez olur. Yeni ay öncesindeki bu fazda duygularımızdan pek de emin olamayız. Gerçeklikten koparız, ayrılık fazıdır, kopuş fazıdır, kaostur bu dönemin ana teması. Eş zamanlı olarak Merkür de geri hareketinden hemen önce Neptun ve Jupiter’e sert açı yapıyor yani kendinden emin olamama, kötümser düşünme, şüpheci yaklaşım söz konusu. Hatta bilinçdışı temaların kontrolü ele almasından da söz edebiliriz. Fantezinin düşüncelerimize hakimiyeti de gözlemlenebilir. Mars Kova’da Ay düğümü ile birlikte geri hareketteyken kontrolü kaybetmeden, sakin kalmaya çalışmakta fayda var. Ani öfkelenmeler, sinirlilik hali, panik ve korku ile hareket etmek yerine , başka bir deyişle bilinç dışına teslim olmak yerine, ilhamlardan faydalanarak planlı programlı bir yol haritasıyla devam etmekte fayda var.