GEÇMİŞTEN KOPABİLMEK
2011 yılından bu yana birey olma ve özgürleşme ile ilgili sancılı bir süreç içerisindeyiz. Olayları yaşarken tam olarak adlandırmak pek mümkün olmuyor. Tıpkı kaynayan suyun içindeki kurbağa gibi suyun değişen sıcaklığını fark edemiyoruz. Her şey olup bittikten sonra geriye baktığımızda idrak edebiliyoruz ancak. Eminim hatırı sayılır değişiklikler yaşanmıştır son 8 yılda. Kimi dostluklar, ortaklıklar, evlilikler bitmiştir. Ölüm gibi gelen terk edişler, hatta yuva bellediğimiz ülkelerden bile ayrılıklar olmuştur. Bunların hepsi aslında gerçek bireyliğimizi, otantik kimliğimizi bulabilmek adına yaşadığımız güçlükler. Ruhun tekâmülü için tekdüzelikten kurtulmamız gerekiyor.
Genelde insanoğlu alışkanlıklarından vazgeçmez ve kolay olanı yapmaya çalışır. Şimdi bu tekdüzeliğin yıkılma zamanı. Hiç kimse zorlanmadıkça içindeki gücü uyandıramaz, çünkü o gücün varlığından bile habersizdir. Hayat bize gerçek gücümüzü hatırlatmak için bazı seçenekler sunar. Şu anda böyle bir eşikten geçiyoruz. Önümüzde karar vermesi çok zor olan seçenekler var.
İşin ilginç tarafı ise evrenin akıl yoluyla seçim yapmamıza olanak tanımaması. Öyle ki rasyonelliği destekleyecek bir element veya gezegen enerjisi yok gökyüzünde. Yani bize ruhun ihtiyacına kulak ver mesajı geliyor yukardan. Hem teslimiyeti hem de gerçek yuvanın ve güvenliğin adresini öğretiyor hayat. Nasıl mı?
Şöyle düşünebiliriz sembolizmi; Zodyak’ın ilk burcu Koç burcudur. Atılganlık, cesaret, ego, bireylik, kendi isteğini gerçekleştirmek. Balık ise Zodyak’ın son burcudur yani Koç’tan önceki burçtur. Teslimiyet, merhamet, fedakarlık, kaosun içindeki düzeni görmekle ilgilidir. Güneşin ufuktan doğup yükselmeye yani görünür olmaya başlaması Balık burcunun hayat alanıdır. Alacakaranlık anı ise Koç burcunun hayat alanıdır. Bu sebeple, ruhu her zaman gerçek huzur ve dinginliği bulabilmek için egonun önüne koyarız. Ego her zaman her istediğini yapsa da biraz karanlık taraf barındırır içinde. Bu dönemde gökyüzünün bize öğretmeye çalıştığı, gerçekte ruhumuzun ne istediğidir. Kimliğini bulmak ve birey olmaktan kastettiğimiz de tam olarak budur.
Özellikle Balık burcu enerjisi ile duygular biraz daha yoğunlaşacak ve yaşam kalitemizi sorgulayacağız. Geçmişin hayaletleri ve hesaplaşmaları ile mücadele edeceğiz. Amaç kendimize duygusal işkence çektirmek değil elbette. Bu sorgulama olmaksızın ruhumuza iyi gelecek olan yeniyi hedeflemek mümkün olamaz da ondan.. Bilinçli aklın isteklerinden özgürleştiğimiz zaman ruhun ihtiyacına odaklanabiliriz.
Geçen yaz ( 2018 Temmuz - Ağustos ) başlayan olayların nedenini görüp anladığımız bir haftanın içindeyiz. Bugünün sorusu ise ortaya çıkan bu gerçeklikle devam edecek miyiz? Yoksa yeni bir yol mu çizeceğiz? Düzeltebileceğimiz yerler varsa sorun yok ancak düzeltilemez olanla uğraşmaya devam ediyorsak, kurtarıcı olmaya çalışırken kurban olabiliriz.
Hepimiz kendimize güvenli ve şefkatli bir yuva ararız, güvenlik ihtiyacı insanoğlunun en temel ihtiyacı sonuçta. Ancak gerçek yuvayı, sağlam içsel yapılar kurduğumuz zaman bulabiliriz. Bu da kendimizi duygusal olarak kuvvetlendirebildiğimiz zaman olabilir. Nasıl mı; iç sesine kulak verip zor da olsa ilk adımı attıktan sonra, karşılaşacaklarına razı olarak!
İyi haftalar.