Yükleniyor...

KENDİ EVRENİNİ AŞABİLMEK

21 Kasım 2019

Jupiter Venus kavuşumu hızla galaktik Merkezde etkinleşirken, Ay da karanlık faza doğru ilerliyor.

Geçtiğimiz üç hafta içinde keskin bir iç gözlem yaparak tutkularımızı ve ihtiyaçlarımızı bulmaya çalıştık. Belki bazılarımız bu karşılaşmalardan rahatsız oldu, bazılarımızsa aradığı cevapları sonunda buldu. Sonuç ne olursa olsun artık aksiyon alma zamanı. Sadece Merkür değil, Mars da Akrep enerjisiyle atmosferi destekliyor bugünlerde. Güneş ise burcun son derecesinde küllerinden doğarak Yay burcuna geçiş yapacak ve yeni deneyimlerin kapısını bizim için aralayacak. Kısacası hayat bizi maceraya çağıracak.

Neden macera?

Çünkü Jupiter ve Venüs farklı bir galaksiye açılan eşikteler bu hafta. Üstelik tanrılar tanrısı yüce Zeus, 12 yılda bir ziyaret ettiği bir eşikte duruyor. Bir önceki ziyaretinden farklı olarak bu yıl, güzellik tanrıçası Afrodit ile birlikte bize yeni ufukların kapısını aralıyor. Vermek istediği mesaj; kendi evrenimizin sınırlarını genişletmek istiyorsak bunun mümkün olduğu. Yapmamız gereken ise sadece fırsatların çıkmasını beklemek ve görebilmek. Jupiter ve Venus’un bu hizalanmasıyla birlikte Akrep dönemini kapatıp Yay’a geçiş yapıyoruz. Başka bir deyişle kendi karanlığımızı öldürüp, yeniye yol alıyoruz. Bu yeni macera farklı bir evrene, hiç denenmiş bir yola doğru olabilir. Büyüyebiliriz. Yani, gezgin öğrenciye, öğrenci filozofa dönüşebilir. Unutmayın Zeus yani Jupiter her zaman yolcuya rehberlik eder. İnsanoğlu yolunu hiçbir zaman kaybetmez. Sonuçta iki tane rehberi vardır; biri Merkür diğeri Jupiter!

Tüm bunlar olurken eş zamanlı Mars da en güçlü halinde Uranus ile yüzleşmeye doğru ilerliyor. Bu karşıtlık, değer yargılarımız, sahip olduklarımız ya da sahiplendiklerimizi gözden geçirip yeniden tanımlamamız gerektiğinin sembolü bana göre.

Bugüne kadar edindiğimiz bilgi ve deneyimle yola devam edebilecek miyiz dersiniz? Bilmiyorum! Herkesin kendine göre bir cevabı vardır mutlaka. Bana göre insanlık önemli bir bilinç eşiğinde bulunuyor. Bazı doğru bildiğimiz şeyler değişebilir. Gerçekliğimiz sarsılabilir. Jupiter gerçeği arar, hayata tutunması ve mutlu olması için inanması gerekir. Venus sosyalleşip, huzur ve dengeyi arar. Venus’ün işi güzeli görmektir. Bu durumda bu iki iyicil gezegen, tam da galaktik merkezde yani kendi dünyamızın sınırında, bize yeni bilgilerin var olduğunu, eskiyi yıkıp yeniye yer açmamız gerektiğini söylemeye çalışıyor.

Uranus’un Boğa burcundaki seyri, değer sistemimizi sarsmak ve öz değer duygumuzu mevcut koşullara göre ayarlamamızı sağlamakken, Mars Akrep burcunda kendine meydan okur. İmkansızı başarmak üzere ölümüne savaşır. Peki bu iki gezegen birbirlerine meydan okurken, bizde nasıl bir etkisi olur dersiniz?

İşte burası tamamen bize kalmış. Kabımız kadar alırız bilgiyi, hepimizin farkındalığı aynı değil maalesef. Bu yüzden bazılarımız bu karşılaşmayı başka insanları zorlayarak, onları değiştirmeye ve onlara sahip olmaya çalışarak kullanacaktır. Bazılarımız ise kendisine meydan okuyarak, mevcut dünyasını değiştirmek üzere sınırlarını aşmaya çalışacaktır.

Akrep’in zorlayıcı, güç odaklı enerjisi geçtiğimiz üç haftalık Merkür gerilemesiyle yoğun bir şekilde hissettirdi kendisini. Hepimiz biraz kendimize döndük ve geçmiş hesaplaşmalar yaşadık. Kendi karanlığımızla yüzleşmeye çalıştık. Oğlak burcunun da bu sürece katkısını unutmamak gerekir elbette. Haber manşetlerinden de takip ettiğimiz gibi, bazılarımızda istenmeyen şekilde sonuçlanabiliyor bu iç gözlem süreci.

Eğer vurgun yemeden derine inmeyi ve yüzeye çıkmayı başardıysak, Uranus Mars karşılaşmasında son derece yaratıcı fikirlerle, bize faydalı olan ufuklara açılma cesaretini bulabiliriz demektir.

Korkmadan kendi değerimizi ortaya koyarak, yüzleşme cesaretini bulabilirsek, yeni deneyimlerle daha mutlu bir yaşam alternatifi yaratabiliriz kendimize. İhtiyacımız olan tek şey, fırsatları görebilmek ve yeni bilgiye açık olabilmektir. 

Yorum Ekle